Hürriyet Magazin

25 Mayıs 2012 Cuma

2012 Yaz Modasının Galibi Kim, Erkeler mi Kadınlar mı?


Güneş, deniz ve kum. Zor geçen baharın ardından en çok özlenen üç kelime...
Bir türlü dinmek bilmeyen yağmur da jubilesini yaptı ya tamamdır artık; yaz için geri sayıma başlayabiliriz.  2012 Yaz Modası, bu sefer kadın ve erkeği karşı karşıya getiriyor. Metropol erkeği modern görünümüyle hayranlık yaratırken, 20’lerin sofistike kadını adeta zamanı donduruyor. Kısacası sezonun en hit moda hareketine imzasını kim atarsa, bu ezeli rekabetin galibi o oluyor. İnanın karar vermesi kolay olmayacak. Öyleyse oyun başlasın!

Kadınlar / Öne Çıkan Dönem: 20’ler
Düşük belli, geniş diz boyu elbiseler sezona ilham veren parçaların başında geliyor. Döneme uygun şifon ve organza kumaşları modern dokunuşlarla birleştirin. Gece içinse parlak, payet ve metalik pullarla süslü daha dar kalıpları tercih edin.


Erkekler / Öne Çıkan Dönem: 40’lar
Erkekler için karizmatik Dandy görünümü hüküm sürmeye devam ediyor. Başrolleri keten kumaşlar ve blazerlar paylaşıyor. Renklere gelince... Taş, kum ve kemik tonları bu sezon çok moda.


Kadınlar / En Hit Parça: Bandeau Üst
İster elbise, ister üst-alt takım, bu sezon göbeği açık modelleri görmeye şimdiden alışın. Bandeau üstünüzle, neo hippie tarzına bürünmek için elinizdeki işi bırakın ve hemen karın egzersizlerine başlayın. Neyse ki şanslısınız, geniş maksi eteklerin göbek deliğini örten lastik kemerli modelleri, açıkta kalan hafif kilolarınızı gizlemenize yardımcı olacak.


Erkekler / En Hit Parça: Shacket = Shirt + Jacket
Şehrin hızlı değişimine ayak uydurmayı seven metropol erkeklerinin tercihi Shacket, yani ister gömlek ister ceket olarak kullanabilen, sadece fonksiyonelliğiyle değil modern görüntüsüyle de dikkat çeken bir tasarım. Bandeau üstle karşılaştırıldığında bence 1-0 önde, siz ne dersiniz?


Kadınlar / En Rahat Parça: Kombinezon Elbiseler
Rihanna’nın derin yırtmaçlı, yeşil saten elbisesini hatırlayın. Dolabınızda kombinezon olarak sakladığınız parçaları, biri 2012 yazında elbise olarak kullanacaksınız dese, inanır mıydınız? Öyleyse kulaklarınızı iyice açın; bu yaz kadınlar ipek ve satenin istilası altında! Hafif kumaşlarla hem seksi görünecek, hem de rahatlığın keyfini süreceksiniz. Söyleyin, kadınlar başka ne ister?


Erkekler / En Rahat Parça: Desenli Pijama Pantolonlar
Anlaşılan modacılar bu sezon yatak odalarımızın kapısını aşındırmaktan vazgeçmeyecek. Yoğun iş günlerinden sonra iple çektiğiniz yaz tatilini desenli pijama pantolonlarınızla, dışarıda da evdeki kadar rahat geçireceksiniz. Özellikle ince uzun bacaklı erkekler, gardırobunuzda bu parça için mutlaka yer açın.


Kadınlar / En Pratik Stil: Colonial Glamour
18. yüzyıl sömürge kıyafetlerinin modern esintileri, bu yazın trendleri arasına girmeyi başardı. Minimal giyinmeyi sevenler için tütün tonları, krem renkli etek ve pantolonlarla birlikte hoş bir uyum sağlıyor. İnce deri parçalarsa cazibesiyle stile kadınsı bir hava katıyor.


Erkekler / En Pratik Stil: White & Safari
Bu yaz 3K kuralını öğrenmeden sokağa çıkmayın. Gece gündüz kullanılabilen koton, kanvas ve keten üçlüsünü beyaz ve natürel tonlarla kombinleyin. Sezona damgasını vuran 4 cepli Safari ceketinizle parlamaya hazır olun.


Kadınlar / En Renkli Kombin: Desenli Kombinler
Altın çağını yaşayan desenli elbiselerin modası geçmiyor. Floral çizgilerle başlayan furyayı şimdilerde merhum Barış Manço’nun şarkısını hatırlatan domates, biber ve patlıcan figürleri takip ediyor. Şimdi yazacağım kuralı sakın aklınızdan çıkartmayın; kombin yaparken farklı desenleri karıştırın ama asla aynılarıyla eşleştirmeye çalışmayın.


Erkekler / En Renkli Kombin: Pastel Renkli Kombinler
Neon renklerin bronz tendeki kışkırtıcı duruşuna sözümüz yok ama kabul edelim moda denince trendler çok çabuk değişiyor. Dolayısıyla bu yaz da durum farklı değil, pastel tonlar neonlar karşısında sezonu 1-0 önde kapatıyor. Bu stili doğru şekilde uygulamak istiyorsanız, pike ve koton kumaşlarla bon-ton uyumunu yakalamaya bakın.


Kadınlar / Öne Çıkan Renk: Mint ve Limon Tonları
Merak ediyorum hala mint renginde bir bluz ya da eteği olmayanınız kaldı mı? Bu rengi ilk kez duyuyorsanız üzülerek vakit kaybetmek yerine, hemen en yakın butikten siparişinizi verin derim. Çünkü bu yaz, ya mint giyenlerdensin ya da Ivana’nın deyişiyle “Bizimle değilsin”. Ufak bir ipucu: Mint ve limon tonlarını siyah parçalarla kombinleyerek soğuk bir romantizm estirebilir ya da açık renklerle yumuşak bir geçiş sağlayabilirsiniz.


Erkekler / Öne Çıkan Renk: Mavi ve Deniz Tonları
Mavi bu sezon sizi sadece dinlendirmeye değil, hareketlendirmeye de geliyor.  Açık mavi, elektrik mavisi, lacivert, saks, kobalt, royal... Bırakın renginizi tarzınız belirlesin. Denizin sakin ya da dalgalı yüzüne karışmak sizin elinizde.


Kadınlar / It Bag: Zımba Detaylı Çantalar
Zımba, çivi ve zincir detaylarla süslü çantalar bu yaz çok moda. Unutmayın, önemli olan parlak, renkli ve saplı olmaları, büyük ya da küçük, dilediğiniz boyunu kullanabilirsiniz.


Erkekler / It Bag: Shopper Modeli Çantalar
Geçtiğimiz sezon parlayan alışveriş çantaları, bu yaz unisex çizgilerle karşımızda. Rahatlığı ve fonksiyonelliğiyle ön plana çıkan Shopper çantaları Safari stilinizle birlikte kullanabilirsiniz.


Kadınlar / It Shoe: Retro Ayakkabılar
Danteller, puantiyeler, floral, geometrik hatta post modern desenler... Envai çeşit motifin kullanıldığı retro ayakkabılar yaz sezonunun vazgeçilmezlerinden.


Erkekler / It Shoe: Hasır Örme Ayakkabılar  
Öyle anlaşılıyor ki, bu yazın erkek ayakkabı modasında da rahatlık ön planda. Espadrillerin salaş formundan hoşlanmıyorsanız, daha lüks bir alternatif olarak hasır örme ayakkabıları tercih edebilirsiniz.   

    

İpek Ersoy'la Style Zoom Devam Ediyor...


İnce Yazlık Kazak

Sezonun hit rengi yeşili, ince yazlık kazağınızda kullanmaya ne dersiniz? Malum, baharın son günleri yaklaştıkça yazı daha bir iple çekiyoruz. Bu sefer işi biraz daha zorlaştırıp sizlere tek bir parçayla 4 farklı kombin yapma ayrıcalığını sunuyoruz. Style Zoom sihirli değneğini sizin için kullanıyor. Beğendiğiniz stili uygulamak için daha fazla vakit kaybetmeyin.

Smart Casual


Stil Mottosu: “Güneş yüzünü yavaş yavaş çekerken, Alaçatı sokaklarında rahatça dolaşmayı özlemişim.”

Neden bu kombin? Şık ve rahat görünmek için pijama formundaki desenli pantolonlar bu sezon çok moda. Renkli sandaletlerle görünümünüze hareket katın. Stilin hit parçası: Panama şapkası.

Retro Modern


Stil Mottosu: “Derginin lansman toplantısı bitmek üzere, hiç üstümüzü değiştirmeden after partiye devam edelim, ne dersin?”

Neden bu kombin? Desenli bir parça kullanmak istediğinizde, romantik havayı dengelemek için düz ya da yakın tonlardaki parçalarla kombinlemeye özen gösterin. Stilin hit parçası: Floral desenli etek.

Denimology


Stil Mottosu: “İyi ki senin gibi köpek gezdirmeyi seven arkadaşlarım var, yoksa bu güzel havanın tadını hem ben hem de Karamel sahilde yalnız çıkartmak zorunda kalacaktık.”

Neden bu kombin? Denimin zamansız stilini daha renkli ve eğlenceli hale getirmek için spor aksesuarlarla karıştırın. Stilin hit parçası: Denim şort.

Soft Folk


Stil Mottosu: “Kermeste sadece markanı değil, stilini de konuşturdun. Haftaya cemiyet dergilerinde boy boy görürüz artık.”

Neden bu kombin? Yazın rahat giyinmenizi gerektiren protokol davetlerinde natürel tonlardaki pantolonlardan şaşmayın. Görüntünüze şık bir hava katmak içinse dikkat çekici stilettolardan yardım alın. Stilin hit parçası: Colour block stiletto.   

24 Mayıs 2012 Perşembe

Sony Walkman Z Sunar: Hayat Kurtaran Playlist'ler!


Sevginin Gücü Programı'ndan tanıdığımız Kaan Sezyum ve Deniz Alnıtemiz, Sony'nin yeni Android tabanlı Walkman Z’sini tanıtmak için bir araya gelmiş. 5 Playlist hazırlamışlar ve videolarla listelerdeki şarkıları neden seçtiklerini anlatmışlar. Playlist isimleri; Orta Halli Bir Arabada Dinlenecekler, Arkadaşının Düğününde Çalınabilecekler ve Sevgili Eve İlk Geldiğinde Çalınacaklar gibi merak uyandırıcı isimlere sahip.

www.hayatkurtaranplaylistler.com adresine tıkladığınızda önce Kaan Sezyum ve Deniz Alnıtemiz sizi karşılıyor. Açılış videosunda playlist’leri tanıyoruz. Ardından seçtiğiniz playlist’e gidiyorsunuz. Başlığa eşlik eden videoyu izlerken favori parçalarınızı seçiyorsunuz. Sonra da Walkman Z çekilişine katılıyorsunuz. Her playlist için ayrı bir çekiliş yapılıyor. Bu arada favorilerinizi paylaştığınız da arkadaşlarınız da hangi şarkıları seçtiğinizi görebiliyor. Kampanya 26 Haziran’da son bulacakmış.

Şık tasarımıyla dikkat çeken Walkman Z; üstün ses kalitesi, gerçeğe yakın görüntü sağlayan 4.3” geniş yansıma engelleyici ekranı, xLoud dahili hoparlörü, herhangi bir program gerektirmeden içerik aktarımı, Wi-Fi, Google Play Store ve internet erişimi gibi özellikleriyle ön plana çıkıyor.

www.hayatkurtaranplaylistler.com adresinden Sezyum ve Deniz’in videolarını izleyip Walkman Z çekilişine katılabilirsiniz.
İzlesene kanalı: http://www.izlesene.com/kanal/walkmanz/
Walkman Z hakkında detaylı bilgi için: http://www.sony.com.tr/hub/walkman-mp3-calar/z-serisi

Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Mayıs 2012 Cuma

Yaza Ann-Sofie Johansson'ın Favorileriyle Girin

H&M Tasarım Başkanı Ann-Sofie Johansson'ın 2012 yazı için seçimi yumuşak pastel tonlarından yana oldu. "Yaz koleksiyonumuzun en pastel tonları, şu anda tam da giymek istediğim şeyler" diyor Ann-Sofie.



"Diz boyundaki pileli etekler, geniş kemerler ya da uzunluk veren işlemeler, bunlara uygun üstlerle birlikte harika görünüyorlar. Dilerseniz birkaç pastel tona birden sahip giysileri bir araya getirin ya da gök mavisi bir elbiseyi hayal edin, adeta rüyada olduğunuzu hissedeceksiniz."



Ann-Sofie aksesuarlar ve makyajda da pastel tonlarını öneriyor ve büyük bir farklılık yaratacağınızdan emin. "Aksesuarlar bu sezon çok çarpıcı, altın rengi deniz kabuğu küpeler gibi, parlak turuncu ve pembe yüzük ile şeffaf taşlardan yapılmış kolye benim favorilerimden" diyor.




Pasteller bu yaz H&M'de sadece kadınlar için değil erkekler için de önemli bir trend. "Pastel renklerle kombine edilmiş beyaz, erkekler için öne çıkan renklerin başında geliyor" diyor Ann-Sofie." Açık renkte spor ceket içine pastel veya beyaz t-shirt ile birlikte beyaz pantolonlar veya pastel mavi ya da yeşil şortlar gerçekten taptaze görünüyor. Yaz için harika erkek mayo seçenekleri de var."




16 Mayıs 2012 Çarşamba

İstanbul'da Corto Moltedo Fırtınası Esti



Onun tasarımlarına ilk kez Milano’da rastlamıştım. Benim için sıradan bir alışveriş günüydü, ta ki nazar boncuğuyla süslenmiş o müthiş masmavi çantayla karşılaşıncaya kadar… Bir de çantayı açmak için elimi uzattığım anı hatırlıyorum; Türk bayrağını andıran ay yıldızlı logoyu görünce bu kadarı tesadüf olamaz demiştim içimden. İşin gerçeği, sıradan bir logo seçmek yerine Corto imzasını taşıyan ‘C’ harfi ve akılda kalıcı yıldız sembolünü birleştirmişti markasını yaşatmak için. Yani aslında bunların hepsi bir tesadüftü; ama yollarımızı kesiştiren hoş bir tesadüf… 


Bu anlattıklarımın üzerinden uzun bir süre geçti ve sonunda daveti üzerine Corto Moltedo markasının yaratıcısı Gabrielecorto Moltedo’yla İstanbul’da yüz yüze tanışma fırsatı buldum. Ailesi Bottega Veneta markasının kurucularından olan Gabrielecorto Moltedo'yla The House Hotel Bosphorus’da gerçekleştirdiğimiz röportajımda, 2004 yılından beri başında olduğu çanta ve aksesuar markası Corto Moltedo ve yeni projeleri hakkında konuştuk.
       

New York’da İtalyan bir ailenin çocuğu olarak doğdun, sana bir nevi “New York’lu İtalyan“ da denebilir. Yeteneğini İtalyan genlerinden aldığını söyleyebilir miyiz?

Öncelikle İtalya denince binlerce yıllık bir tarihi mirastan söz ediyoruz. Etrafı sanatla, kültürle, güzelliklerle çevrili bir ülkeden... Floransa’da kaldığım zamanları düşündüğümde görsel anlamdaki birikimlerimin büyük bölümünü bu şehirde kazandığımı görüyorum. Örneğin Floransa’nın ihtişamlı bahçelerini hayal edin, bu güzellikten etkilenmemek mümkün değil. Kısacası, dünyada İtalya demek moda demek, modaysa tüm bu detayları içinde barındıran o bahçe benim için. Bu yüzden hem genlerimin hem de İtalya’da geçirdiğim dönemlerin tasarımlarımdaki etkileri oldukça derin ve büyük diyebilirim.

Bildiğim kadarıyla ailen Bottega Veneta markasının kurucularındandı; dünyaca ünlü bir markadan söz ediyoruz senin için büyük bir deneyim olmalı...
Aslında benim açımdan çok uzun süreli bir dönemden bahsetmiyoruz. Ailem markayı devretmeden önce ben de her meraklı çocuğun yaptığı gibi yazlarımı, birşeyler öğrenmek için iş yerimizde geçirirdim. Okuldan mezun olduğumdaysa marka bizden ayrılıp Gucci grubunun bünyesi altına girdi. Ben de zaten bu dönem boyunca kendi markamı yaratmak için çalıştım ve şimdi karşınızdayım. Bu süreci şöyle özetleyebilirim, deneyimden çok şahit olduğum bir geleneğin peşinden gittim. Bottega Veneta geleneklerinden ödün vermeyen, belli çizgileri olan bir markaydı. Tasarımda detayların önemini, kaliteli bir ürün sunmak için en iyi materyali kullanmak gerektiğini gördüm. Şimdi ben de aynı felsefeyi uyguluyorum. Çünkü sunduğum sadece bir ürün değil, dokunduğunuz anda karşı tarafa aktardığınız bir hikaye benim için.



Öyleyse Corto Moltedo markasıyla devam edelim. İtalya, Fransa ve sonunda 2004 yılında, herşeyin başlangıç noktası olan New York’dasın...

Başta senin de söylediğin gibi New York’da doğdum ama hayatım ailemin işleri dolayısıyla İtalya ve New York arasında geçti. Sonrasındaysa okumaya Fransa’ya gittim. 2004 yılında New York’a geldiğimde iş kurma sürecine girmiştim. Bu dönem yoğunluğu, AR-GE çalışmalarına verdim. Her sezon yeni renkler, yeni materyaller bulmak için çalıştım. Çünkü dünya ve moda paralel yönde hızla değişiyor, özel ve farklı olmak gerekirken aynı zamanda kullanılabilir ürün yaratmak da çok önemli. Tüm bu çalışmaları yapıp kendimi hazır hissettiğimdeyse önce Paris, hemen sonrasında Milano’da olmak üzere 2 mağaza açarak Corto Moltedo markasını moda severlerle buluşturdum. Son olarak sanal mağazam olan Corto.com online alışveriş sitesini kurdum. Böylece Corto Moltedo’nun dünyanın her yerine dağıtımını sağlamış oluyorum.

Türkiye’de internetten alışverişe ilgi her geçen gün daha çok artıyor. Dünyada ya da Türkiye’de Corto.com dışında işbirliği yaptığın ya da yapmayı düşündüğün alışveriş siteleri var mı?

Dijital ortamda satış sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde oldukça gelişti. Ben de bu nedenle Corto.com’u kurdum. Birçok marka kendi satış sitesi dışında çok markalı alışveriş siteleriyle çalışmaya sıcak bakıyor. Bense tesadüfen farkedilmek yerine, Corto Moltedo’yu bilinçli olarak araştıran müşteri kitlesine ulaşmak istiyorum. Bu nedenle bu tip sitelerde yer almayı tercih etmiyorum. Hatta tercih etmemenin ötesinde soruna - Corto.com dışında asla - diyecek kadar da iddialı bir cevap verebilirim.  




Burda araya girmek istiyorum, bana göre Avrupa ve Amerika arasındaki moda algısı her zaman farklı olmuştur. Örneğin elegan çizgilere hakim Fransız modası Giorgio Armani’nin minimalist dokunuşları karşısında bayrağı İtalyan modasına kaptırırken, Calvin Klein’in sade ve mütevazi yorumu Amerikan modasına ivme kazandırmıştır. Kısacası biri rahatlığa, diğeri ise terziliğe yoğunlaşan 2 farklı moda görüşünden söz ediyorum. Sence Corto Moltedo hangisine daha yakın, Avrupa mı Amerika mı?

Tabii ki her şehrin her ülkenin, hatta her ırkın kendine göre farklılıkları var. Ben Corto Moltedo’yu belli bir kalıba sokmaktansa aynı tasarımın farklı stiller içinde yeniden doğuşuna şahit olmak isterim. Benim için Corto Moltedo taşıyan New York’lu kadın da, Paris’li ya da Milano’lu kadın da dünyanın en şık kadını. Onları farklı kılansa tasarımlarıma kattıkları özgün stilleri.


Corto Moltedo markasının Türkiye’deki konumlandırmasının arkasında nasıl  bir vizyon yatıyor?

Bununla birlikte geçen kasım ayından beri Türkiye’ye ikinci gelişim. Bir senede bile Türkiye’de modanın ne derece hızlı değiştiğine tanık oldum. Türk kadınlarının Corto Moltedo tasarımlarına ilgisi büyük, hepsinden çantalarımı çok beğendiklerine dair geri dönüşler aldıkça mutlu oluyorum. Gerçeği söylemek gerekirse ben de onları çok beğeniyorum. Çünkü bu ülkede tanıştığım çoğu kadın stil sahibi. Modayı takip etmelerinin yanı sıra çok da bilgililer. Deriden, üretim kalitesinden ve tasarımdan şaşırtıcı derecede anlıyorlar. Bir de lüks ve kaliteli ürünlere para harcamaktan çekinmiyorlar. İlerki yıllarda İstanbul’da Corto Moltedo mağazası açılır mı diye sorarsanız, kim bilir? (Gülüyor ve Türkçe yanıtlıyor) İnşallah!

Koleksiyonlarındaki parçalara ünlü kişilerin isimlerini koyman sadece ilham kaynağın olmalarından mı geliyor yoksa daha çok ticari bir adım mı?

Bir işin profesyoneli olmak için her noktasını iyi analiz etmek gerektiğine inanıyorum. Çantalarıma koyduğum isimlerin arkasında hepsinin ayrı bir hikayesi var. Örneğin Priscilla’dan etkilenmemek elde değil, süper güzel bir kadın. Ama diğer bir taraftan senin de dediğin gibi Elvis Presley’in karısı olarak ticari bir çekiciliği de beraberinde getiriyor. Bu yüzden doğru, Susan gibi bana ilham veren birçok arkadaşım var ve isimlerini tasarımlarımda kullanmayı seviyorum ama bir marka imajından söz ediyorsak elbette işin ticari boyutunu da düşünerek hareket ediyorum.




Susan ve Priscilla son koleksiyonunda en çok satan modellerin başında geliyor. Milano’da nazar boncuklu Susan tasarımını görünce çok şaşırmıştım. Duyduğuma göre bu modelleri kişiselleştirme imkanı da sunuyorsun...

Güzel bir noktaya değindin çünkü seçici davrandığım için henüz bu konudan çok az kişinin haberi var. Kişiye özel tasarımlarımı şimdilik sadece VIP müşterilerim için hazırlıyorum. Yani Corto Moltedo’yu ilk kez satın almaya gelen biri için kabul etmem mümkün değil. Bu başka internet sitelerinde satmamak gibi markamın vizyonu doğrultusunda aldığım bir karar. Ben Corto Moltedo markasını özel kılmak için çalışıyorum, bu yüzden değerini parayla değil stille ölçüyorum. Biliyorsun, bu tip özel tasarımların fiyatları koleksiyondaki parçalara göre daha yüksek. Ama bu demek değil ki parası olan herkes Corto Moltedo mağazasına gelip kişiye özel tasarım siparişi verebilir. Dediğim gibi benim çantamı taşıyan kişi beni temsil ediyor demektir, bu yüzden öncelikle Corto Moltedo ruhunu benimsemiş olmalı. Bazen kendim gittiğim yerlerden etkilenip özel tasarımlar üzerine çalışabiliyorum, farklı parçaları sevenler bu tasarımlara göz atabilirler.   




İlkbahar – Yaz koleksiyonunda pop kültüründen esinlendiğini görüyorum, 2012 – 2013 Sonbahar – Kış sezonu için bize biraz ipucu verebilir misin?

Yaz için enerji saçan pop kültüründen ilham almıştım, şimdiyse beni bol maceralı bir kış bekliyor. Corto Moltedo 2012 – 2013 Sonbahar Kış koleksiyonunda vahşi batı ve kovboy filmlerinden yansımalar hakim olacak.





Müşterilerin genelde kadınlar, ilerde özel bir erkek koleksiyonu yaratmayı düşünüyor musun?

İleriyi bilemiyorum ama şu an için ayrı bir erkek koleksiyonu çıkarmayı düşünmüyorum. Koleksiyonlarımın içinde unisex seyahat çantalarının yanı sıra; Casette , Zahm ve Vittorio gibi modeller erkek müşterilerimin en çok ilgi gösterdiği modellerin başında geliyor. Yine Shopper modelindeki tasarımlarım hem erkek hem de kadınlar tarafından çok beğeniliyor. Şimdilik bu yönde devam etmeyi daha doğru buluyorum.    




Corto Moltedo’yu diğer markalardan ayıran özellikleri üç kelimeyle özetleseydin...

Dizayn, benim özel dokunuşlarım ve üzerine kattığım sihirli detaylar.


Okuyucularım bilirler her röportajımı bu soruyla bitiririm, benim için Corto Moltedo 2012 İlkbahar – Yaz koleksiyonundan bir model seç desem, hangisi olurdu?

Priscilla’yı çok beğendiğimi biliyorsun, çin mavisi Priscilla sana çok yakışırdı.




Not: Dünyaca ünlü bir tasarımcıyı İstanbul'a davet edip, böylesine zor bir organizasyonun altından başarıyla kalkan Sinem Akay'a dikkat! Türkiye'de eksikliğini çektiğimiz Fashion PR konusundaki çalışmalarıyla ileride başarılı organizasyonların altına imzasını atacağından şüphem yok.


Sinem Akay & İpek Ersoy


Gabrielecorto Moltedo & İpek Ersoy


Gabrielecorto Moltedo & İpek Ersoy, @The House Hotel After Party


Çağla Gürsoy & İpek Ersoy, @The House Hotel After Party

8 Mayıs 2012 Salı

Kendisi Değil Hikayesi Giyilen Stil; Vintage




Moda denince, değişim gelir ilk anda insanın aklına. Çünkü moda değişkendir, yeniliğin peşindedir; açlığını trendlerle giderir ardındansa birden gelişip gizlice tüketir. Oysa ki stil, kalıcı olandır. Yıllar geçer, moda değişir, stilse olduğu yerde kalır. Stillerden en soğukkanlısıysa vintage olanıdır. Modada eskiye dönüşü anlatır. Tıpkı kelime anlamı da olan bağ bozumunda olduğu gibi; sabırla bekletilir, zaman geçtikçe değerlenir, günü gelince hazzı doyum noktasında hissedilir. Bu yüzden vintage giyinmek ayrı bir özen, ayrı bir çaba gerektirir.


Sözü geçen vintage parçalar ve genel vintage görünümü son birkaç yıldır sıkça takip edilen stiller arasındaki iddiasını koruyor. Büyük markalar bunun farkına varmış olacaklar ki, 2012 yaz modasının ortak noktasını, zamansız tasarımlarıyla podyumları ayağa kaldıran Vintage olarak belirlemişler. Kimi moda bağımlıları da, vintage giyindiklerini sandıkları, üstlerinde 2012 model çiçekli elbiseleriyle, şimdiden yaz bitsin de yeni trendler çıksın derdindeler.


Halbuki vintage demek sindirmek demek, 60’lardan, 70’lerden kalan hikayeleri baştan yaşamak demek. İşte bu yüzden vintage giyinebilmenin birinci kuralı stil sahibi olmaktan geçiyor. Araştırmaktan, dokunmaktan, koklamaktan, giydiğinde o dönemi bugünlere taşımaktan; kısacası, sadece giyim tarzıyla değil, yaşam tarzıyla ilham saçmaktan… Çünkü vintage kıyafetler senenin trendy parçaları gibi önünüze gelmek için uğraşmıyor; onu siz çağırıyorsunuz, siz saklandığı yerden bulup çıkartıyorsunuz, bu yüzden de çok daha tutkulu, çok daha gizemli bir bağdan söz ediyoruz. Dahası bu bağ sadece kullanılmış hissi değil, soğuk bir romantizmin de izlerini taşıyor. 




Vintage bir parça taşımak ya da olduğu gibi baştan aşağı vintage tarzında giyinmek, aslında kişisel tarzı yansıtıyor. Tabi doğru uygulanması için akılda tutulması gereken gizli ipuçlarını bilmek gerekiyor. Bir kere, her ikinci el vintage demek değil. Belli bir döneme ilham veren ya da önemli bir tasarımcının elinden çıkan özel parçaları bulmalısınız. İş onları bulmakla da bitmiyor, doğru dönemi yakaladığınıza emin olmanız gerekiyor. 1920’lerden 1970’lere kadar uzanan farklı tarzları hayal edin, sonra tarzınıza en yakın hissettiğinizi seçin. Abartılı omuzlar, vatkalar, solgun renkler, diz altı çan etekler, dantel detaylar, geniş şapkalar… Hepsi vintage stilinin farklı dönemlerine ait, ama bir o kadar da bağımsız parçalar. Kısacası doğru olan, vintage modasına ayak uydurmak için baştan aşağı çiçekli elbiselere bürünmek değil; çiçek desenli bir gömleğin altına, diz altı bir etekle dantel işlemeli bir çantayı bilinçli kullanabilmek demek. Kimi zamansa sadece vintage bir şapka ve yıpranmış bir deri kemerin süslediği uzun diz üstü bir kazak demek. Ne dersiniz, bizimle bu zamansız stilin ilhamına kapılmaya var mısınız? İnanın bu ipuçlarıyla, Tiffany’deki kahvaltının yıldızı siz olacaksınız.  




Vintage Stilini Yakalamak İçin Önemli İpuçları

1) İster topuklu ister düz olsun, gerçek bir vintage ayakkabı kaliteli derisinden anlaşılır. Kahverengi gibi nötr renkler, siyah ve krem gibi klasikler, kırmızı ve mor gibi çarpıcı olanlar vintage stilini ortaya koymak için doğru seçimlerdir. Oxford, Saddle ve Mary-jane tasarımları, vintage stilini en iyi yansıtan modeller arasında yer alır. Topuklu kullanmak istiyorsanız 3 inçten yüksek olanları tercih etmeyin.


2) Farklı siluetleri giymekten çekinmeyin. Gelecek yıllarda da kullanabileceğiniz zamansız kesimleri tercih edin. Diz boyu trençkotlar ve kalçaya oturan kalem etekler, herhangi bir stil için mükemmeldir. Siyah, krem ve nötr tonları deneyin. Gece içinse mutlaka parlak, payet işlemeli tasarımları seçin.

3) Baştan aşağı vintage giyinmek yerine modern parçalarla kombin yapmak isterseniz vintage detaylardan yardım alın. Aşınmış deri çantalar, diz üstü çoraplar, örgü kemerler, uzun deri eldivenler, Panama stili şapkalar ve ipek eşarplar vintage stilinin en iyi tamamlayıcılarındandır. Bunu not edin: İpek eşarpları, bandana ya da V formlu baş örtüsü olarak kullanın ya da kravat formunda boynunuzdan hafif gevşek olarak bırakın.



 4) Vintage ya da vintage tarzından ilham alınarak tasarlanmış mücevherleri kullanmak istiyorsanız doğru parçaları seçtiğinize emin olun. Kararmış pirinç, opal ve fildişi gibi parçalar, kedi, baykuş ve kuş gibi hayvan şekillerinin yer aldığı takılar vintage stilini ön plana çıkartır. Viktorya dönemini çağrıştıran işlemeli akik broşlar ve inci dizileriyse vintage stilinin en keyifli ayrıntılarındandır.

5) Vintage tarzını tamamlamak için saç ve makyaj rötuşlarını iyi yapın. Saçlarını açık kullanmak isteyenler, mutlaka yandan ayırın ve ayrığın düştüğü ön kısma geniş dalgalarla hareket kazandırın. Toplu kullanmak isteyenlerse, arkaya doğru taranmış hacimli saçlar vintage tarzı saç modellerinin başında geliyor. Makyajda ise beyaz pudra tonlarından şaşmayın. Allık ve pudrada yüzünüzü makyajsız gibi gösteren tonları tercih ederken, abartıyı göz ve dudaklarınız için saklayın. Siyah belirgin eyelinerınız ve koyu kırmızı rujunuzla görüntünüze nostaljik bir hava katın.



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...