Hürriyet Magazin

28 Nisan 2011 Perşembe

Kate Middleton vs. Kate Mountbatten Windsor



Yılın düğününe saatler kala Prens William'ın müstakbel eşi Kate Middleton'ı düşünmeye başladım. Gelinliğinden ya da görüntüsünden bahsedeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bunlar aylardır o kadar çok manşetlere taşındı ki nasıl olsa sabaha merakımı yenip la mode en vogue'dan sizlerle paylaşacağım.

Herkese çok mu normal geliyor bilmiyorum ama düşünsenize Kate sadece evlenmiyor -bizlerden farkı- Kate prenses oluyor! Şans mı dersiniz kader mi bilemiyorum ama sevimli bayan kötü kalpli cadılara?! rağmen masalını gerçeğe dönüştürüyor. Acaba uykuya dalabilmiş midir diye düşünüyorum içimden, bilirsiniz düğün öncesi stres sendromu sarar etrafı... Kate'in durumu daha da zor tabii, bazı çiftler düğün dansına çıkacaklar diye bile izleyenler karşısında paniğe kapılır; ünlü çiftimizse milyonların gözü önünde birbirlerine evet demeye hazırlanıyor. Bu kadarıyla da kalmıyor, skandalları ve Lady Diana efsanesiyle ünlü bir kraliyetin ağırlığını taşımaya adım atıyor.

Hazır lafı geçmişken, müstakbel Prenses Kate'in Lady Diana'yla giyiminden, hareketlerine kadar birçok ortak yanı olduğuna dikkat çekilmişti son zamanlarda. Yardımseverliği, mütevazi kişiliği ve güzel kalbiyle milyonların sevgisini kazanan bir prensese, üstelik de çok sevdiği nişanlısı Prens William'ın annesine benzetilmek kimin hoşuna gitmez ki? Bu yönden bakıldığında herkes Kate'in yerinde olmak için can atıyor tabii; ama bir de hala sır gibi saklanan katı kuralların ardındaki bir kraliyet hayatı var.

Bu yüzden eminim ki Kate'in 29 Nisan saat 00.01'den itibaren Middleton soyadıyla geçireceği son gecesinde, uykuya dalması pek de kolay olmayacak. Manşetlere yansıyan, Kate'in rüyasında kendini düğünde çıplak gördüğü haberi düşünülürse siz de bana hak vereceksiniz.

Ne diyelim nur topu gibi bir Kate'in gelmesine saatler kaldı, sabahı bekleyin!

PS.1: Kate'in gelinliğini merak edenler, http://www.instyle.com/instyle/site/0,,20479678_kate,00.html adresindeki gelinlik giydirme oyununu ısrarla tavsiye ediyorum.

PS.2: Gelinliğe bu kadar kafa yorarken Kate Middleton, Kate ... ne olacak diye düşünen yok mu hiç? Merak ettim, araştırdım. Bizim küçük prens, William of Wales diye anılsa da gerçek uzun adıyla Prens William Mountbatten-Windsor'mış meğer...

26 Nisan 2011 Salı

Kural #1: Paskalya Yumurtasının Modası Geçmez

Limited Edition Easter Eggs (vogue.com)


İyi bir blog takipçisiyseniz sadece Türkiye'den değil dünyada olup bitenlerden de haberiniz olması gerektiğinin farkındasınız demektir. Yanlış anlamayın kimseyi kültürel olarak eleştirmenin peşinde değilim, sadece modanın kıyafetlerden ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatmak istedim. Örneğin Paskalya; modayla ne ilgisi olabilir diye düşünenleri vogue.com sayfasında rastladığım birbirinden özel yumurtalarla tanıştırmak istiyorum.








Chanel'den Rag & Bone'a, John Derian'dan Jason Wu'ya kadar birçok moda devinin Paskalya'ya özel hazırladıkları görkemli yumurta tasarımları, modanın vitrinleri aşıp sofralarımıza kadar sıçradığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Ünlü tasarımcıların, son derece sıradan olan yumurtaları "Happy Easter" konseptiyle adeta değerli biblolara dönüştürdüğü özgün yorumlarını görünce, evinizdeki herhangi birşeyi sihirli dokunuşlarla nasıl şık bir objeye çevirebileceğinizi daha iyi anlayacaksınız.


                  
                                        


Favorimi merak ediyorsanız her zamanki gibi Chanel'e torpil geçiyorum ve listenin başına koyuyorum. Yine de itiraf etmek gerekirse Rag & Bone tasarımı deri montlu asi motorcu New Yorker ve Eddie Borgo'nun rock'N chic temalı sedef taşlı altın yumurtası da yabana atılacak gibi değil.

Uzun lafın kısası, gün geçtikçe dünyadan yeni bir yaratıcı moda hareketine daha şahit oluyoruz. Peki neden Türk tasarımcıların isimleri bu kadar az duyuluyor? Moda ve yaratıcılığın önüne koyulan barajlar kaldırıldığı zaman ülkemizde de bu tür çalışmaların altına imza atılabilecek sayısız tasarımcıya rastlayabileceğime ben inanıyorum. Siz de benim gibi düşünenlerden misiniz? O zaman Nihat Doğan'ın dediği gibi: "Ülkemi size emanet ediyorum!" Türkiye'nin tasarım gücünü ortaya çıkarın ve benimle paylaşın. Anneler Günü kapıda, yaratıcı fikirlerinizi bekliyorum.    


 

25 Nisan 2011 Pazartesi

Bu Parçalarla Herkesin Gözü Sizde Olacak!





Hemen paniğe kapılmayın, dolabınızın olmazsa olmazları listesinde yer almadıklarını ben de biliyorum... Yine de paylaşmadan edemedim, arada sırada ilginç parçalar edinmenin kime ne zararı olabilir ki? 

Düşünsenize, merdiven topuklu ayakkabınıza "Dost başa düşman ayağa bakar" notunu yapıştırarak sizi süzenlere günün golünü atabilir ya da pazartesi diyete başlayan toplu arkadaşınıza Tanja Hartmann tasarımı kremalı yüzüğünüzü gösterip sizi bir kaşık suda boğmasına şahit olabilirsiniz. Aaa tabii bir de vazgeçemediğimiz asabi kız sendromumuz var. Ayşe, Merve, Ece ve Özge'yle bbm den mesajlaşırken "Sadece internete bakıyorum hayatım" diyen erkek arkadaşınızın kafasına yumuşacık bir dokunuşla indirebileceğiniz ahşap Tivi çantalara kim hayır diyebilir?

İşin şakası bir yana, bu tasarımlar moda dünyasına yeni bir pencereden bakmamızı sağlıyor. Yaratıcılıkta sınırları zorladıkları kesin, fakat dikkat çekici yanları bununla sınırlı değil. Kullandıkları dantel, silikon, telefon teli, pleksi, kağıt ve ahşap gibi alternatif materyallerle hem bizlere yenilikleri taşımış oluyorlar hem de moda dünyasındaki çeşitliliği arttırmaya ön ayak oluyorlar.

Kim ne derse desin, doğru parçalarla kombine edildiklerinde dikkat çekmenin yanısıra göze de hitap edeceklerinden hiç şüphem yok. Özellikle omurga kemiği formunda, sırt dekoltesiyle kullanabileceğiniz pleksi kolye ve kalem eteğinizin altında parlayacağınız merdiven topuklu ayakkabılar favorilerimden.

Haydi durmayın, sizin de böyle yetenekleriniz varsa hemen benimle paylaşın. Maillerinizi bekliyorum!  










21 Nisan 2011 Perşembe

Kartell ♥ Milano!



Sizlerin de bildiği gibi Milano Tasarım Haftası nedeniyle her yıl binlerce tasarım meraklısı soluğu Milano’da alıyor. Bu sene tasarım haftasının 50. yıldönümü nedeniyle farklı sürprizlerle ziyaretçilerinin karşısına çıkan Milano’yu, birbirinden ünlü markalar özel tasarımlarıyla onurlandırdı. Bunlardan en dikkat çekicisi, Milano’nun 1050’lerden beri kucakladığı Kartell’in şehre hediyesi olan “Aşk Hareketi” temalı özel projeydi. Modadan, mimariye, edebiyattan, müziğe, fotoğrafçılıktan, futbola kadar birçok farklı disiplinden profesyonelin yarattığı tasarımların buluştuğu özel gecenin ortak noktası tabii ki Milano’ydu.

Markaların ikonik parçaları şehirden ilham alınarak tekrar yorumlandı ve “Milaneseified” konseptiyle Kartell ♥ Milano adlı kutlama gecesini renklendirdi. Projeye katılanlar, Kartell’in kült haline dönüşen parçalarını seçip, kendi zevk ve yaratıcılıklarıyla tasarım meraklılarının beğenisine sundular.

Ünlü moda devlerinden Dsquared2 , Dolce & Gabbana, Etro, Missoni ve Moschino, Kartell’e özel tasarımlarıyla davetlilerin dikkatini çekmeyi başardı. Ayrıca fotoğrafçılar Gabriele Basilico, Maurizio Galimberti, Fabrizio Ferri; şefler Carlo Cracco, Davide Oldani; mimar ve tasarımcılar Mario Bellini, Philippe Starck, Takujin Voshioka ve İtalya futbolunun ezeli rakipleri Milan ve Inter takımları da Kartell için yaratıcılıklarını ortaya koyanlardandı.





Benim de katılma şansı bulduğum Kartell gecesinin en büyük sürpriziyse, Kartell ♥ Milano projesinde sergilenen ürünlerin bir yardım hareketi yararına satışa sunulması oldu. Elde edilen gelirler Umberto Veronesi Vakfı’na bağışlanacak.    

17 Nisan 2011 Pazar

Danimarkalı Dahi “Henrik Vibskov”





Henüz adını duymamış olanlarınız olabilir ama Henrik Vibskov 20. koleksiyonuna imza attığı artistik tasarımlarıyla moda dünyasında çoktan kendi barajını aşmayı başardı bile.  Birçok başarılı tasarımcıyı sektöre kazandıran Central Saint Martins’den 2001 yılında mezun olan Henrik Vibskov, elektro stiliyle birleştirdiği yaratıcı enstalasyonlar ve moda şovlarıyla 2003 yılından beri Paris Erkek Moda Haftası’nda resmi olarak yer alan tek Danimarkalı moda tasarımcısı.

Popülaritesi ise sadece bununla sınırlı değil. Provokatif ve ironik yorumlarıyla şov dünyasının Kanye West, Björk, The Arctic Monkeys, Franz Ferdinand ve Sigur Ros gibi fantastik isimlerini peşinden koşturuyor. Koleksiyonları Paris’in ünlü konsept mağazası Colette başta olmak üzere Londra’da Pineal Eve, Tokyo’da Midwest ve Moskova’da Traffik’de satışa sunuluyor.



Moda sahnesine adım attığı ilk günden itibaren orjinal grafikleri, renkleri öne çıkardığı stili ve heyecan uyandırıcı sunumlarıyla kendine sağlam bir zemin hazırlayan tasarımcı için yılda iki kez ortaya koyduğu koleksiyonların yanısıra, onları çevreleyen uyumlu evren yaratma çabası da sektörün önde gelenlerinin Vibskov’a farklı bir çerçeveden bakmasını sağlıyor. Dünya turneleri, sanat müzeleri ve ünlü galerilerde sergilediği performansıyla, tasarımın tek başına değil evrendeki sanat, müzik, mimari gibi tüm artistik alanların ruhuyla şekillendiğini savunuyor.  

Son olarak aralık ayında Amsterdam’da sunduğu “100 days” adlı retail konseptiyle bir kez daha adından söz ettirmeyi başaran Henrik Vibskov, sadece 100 gün boyunca sergilenecek pop-up mağaza konseptiyle dünyayının farklı şehirlerini dolaşmaya devam ederken, istediği alanları ve istediği enstalasyonları yaratmanın keyfini çıkartacak.   


   


16 Nisan 2011 Cumartesi

Antika Karnavalı "Mercatone del Naviglio Grande"





Milano Design Week 2011’in yankıları devam ederken şehrin hızı dur durak bilmiyor. Kokteyller, partiler, özel davetler derken birbirinden özgün tasarımlar gece gündüz sokakları süslemeye devam ediyor.

Design Week 2011 için Milano’yu yerinden oynatan tasarım meraklılarına bu senenin sürprizi ünlü “ Mercato del Naviglio Grande ” adlı sokak pazarından geldi.  12 - 17 Nisan 2011 tarihleri arasında gerçekleşen Milano Tasarım Haftası için, her ayın son pazarına denk gelen antika pazarı, 2 hafta erkene çekildi. Bu haber ünlü pazar için önceden ajandalarına not alanları üzse de, şehrin hayli yüksek sayıya ulaşan ziyaretçisi için ilgi çekici bir deneyim olacağa benziyor.

Yaklaşık 400’e yakın satıcının katıldığı sokak pazarı için, her ay farklı ülkerlerden koleksiyonerler, mağaza sahipleri, antikacılar ve tasarımcılar Milano’ya akın ediyor. Pazarın bu kadar dikkat çekici olmasının sebebiyse ayda 1 kez, her ayın son pazarında kuruluyor olması ve sunduğu geniş ürün yelpazesiyle her kitleden ziyaretçiye hitap edebilmesi. Ev eşyasından, saate, porselen takımlarından, kitaplara; antika eşyalar, broşlar, vintage kıyafetler, eski televizyon ve radyolar, gümüş çatal – bıçak takımları… Kısacası oyuncak bebeklerden, eski kartpostallara kadar aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir antika pazarı sizleri bekliyor.






Navigli’deki Canale Grande adlı kanalın etrafında 09.00 – 19.30 saatleri arasında kurulan bu ilginç pazarda saatlerce dolaşmaktan yorulursanız kafanızı çevirdiğiniz anda görebileceğiniz sayısız café ve restoranda birşeyler yiyip içebilir ya da alışverişinize küçük bir mola verip kültürünüzü de geliştirmek isterseniz gün boyu açık olan sanat galerilerini gezebilirsiniz.

Merak edip görmek isteyenler için "Mercatone del Naviglio Grande" pazar takvimini aşağıda bulabilirsiniz.


29 Mayıs 2011 
26 Haziran 2011
 28 Ağustos 2011
25 Eylül 2011
 30 Ekim 2011
 27 Kasım 2011


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...