Moda denince,
değişim gelir ilk anda insanın aklına. Çünkü moda değişkendir, yeniliğin
peşindedir; açlığını trendlerle giderir ardındansa birden gelişip gizlice
tüketir. Oysa ki stil, kalıcı olandır. Yıllar geçer, moda değişir, stilse
olduğu yerde kalır. Stillerden en soğukkanlısıysa vintage olanıdır. Modada
eskiye dönüşü anlatır. Tıpkı kelime anlamı da olan bağ bozumunda olduğu gibi;
sabırla bekletilir, zaman geçtikçe değerlenir, günü gelince hazzı doyum
noktasında hissedilir. Bu yüzden vintage giyinmek ayrı bir özen, ayrı bir çaba
gerektirir.
Sözü geçen vintage parçalar ve genel vintage görünümü son birkaç yıldır sıkça takip edilen stiller arasındaki iddiasını koruyor. Büyük markalar bunun farkına varmış olacaklar ki, 2012 yaz modasının ortak noktasını, zamansız tasarımlarıyla podyumları ayağa kaldıran Vintage olarak belirlemişler. Kimi moda bağımlıları da, vintage giyindiklerini sandıkları, üstlerinde 2012 model çiçekli elbiseleriyle, şimdiden yaz bitsin de yeni trendler çıksın derdindeler.
Halbuki vintage demek sindirmek demek, 60’lardan, 70’lerden kalan hikayeleri baştan yaşamak demek. İşte bu yüzden vintage giyinebilmenin birinci kuralı stil sahibi olmaktan geçiyor. Araştırmaktan, dokunmaktan, koklamaktan, giydiğinde o dönemi bugünlere taşımaktan; kısacası, sadece giyim tarzıyla değil, yaşam tarzıyla ilham saçmaktan… Çünkü vintage kıyafetler senenin trendy parçaları gibi önünüze gelmek için uğraşmıyor; onu siz çağırıyorsunuz, siz saklandığı yerden bulup çıkartıyorsunuz, bu yüzden de çok daha tutkulu, çok daha gizemli bir bağdan söz ediyoruz. Dahası bu bağ sadece kullanılmış hissi değil, soğuk bir romantizmin de izlerini taşıyor.
Vintage bir parça taşımak ya da olduğu gibi baştan aşağı vintage tarzında giyinmek, aslında kişisel tarzı yansıtıyor. Tabi doğru uygulanması için akılda tutulması gereken gizli ipuçlarını bilmek gerekiyor. Bir kere, her ikinci el vintage demek değil. Belli bir döneme ilham veren ya da önemli bir tasarımcının elinden çıkan özel parçaları bulmalısınız. İş onları bulmakla da bitmiyor, doğru dönemi yakaladığınıza emin olmanız gerekiyor. 1920’lerden 1970’lere kadar uzanan farklı tarzları hayal edin, sonra tarzınıza en yakın hissettiğinizi seçin. Abartılı omuzlar, vatkalar, solgun renkler, diz altı çan etekler, dantel detaylar, geniş şapkalar… Hepsi vintage stilinin farklı dönemlerine ait, ama bir o kadar da bağımsız parçalar. Kısacası doğru olan, vintage modasına ayak uydurmak için baştan aşağı çiçekli elbiselere bürünmek değil; çiçek desenli bir gömleğin altına, diz altı bir etekle dantel işlemeli bir çantayı bilinçli kullanabilmek demek. Kimi zamansa sadece vintage bir şapka ve yıpranmış bir deri kemerin süslediği uzun diz üstü bir kazak demek. Ne dersiniz, bizimle bu zamansız stilin ilhamına kapılmaya var mısınız? İnanın bu ipuçlarıyla, Tiffany’deki kahvaltının yıldızı siz olacaksınız.
1) İster topuklu
ister düz olsun, gerçek bir vintage ayakkabı kaliteli
derisinden anlaşılır. Kahverengi gibi nötr renkler, siyah ve krem gibi
klasikler, kırmızı ve mor gibi çarpıcı olanlar vintage stilini ortaya koymak
için doğru seçimlerdir. Oxford, Saddle ve Mary-jane tasarımları, vintage
stilini en iyi yansıtan modeller arasında yer alır. Topuklu kullanmak istiyorsanız
3 inçten yüksek olanları tercih etmeyin.
2) Farklı
siluetleri giymekten çekinmeyin. Gelecek yıllarda da kullanabileceğiniz
zamansız kesimleri tercih edin. Diz boyu trençkotlar ve kalçaya oturan kalem etekler,
herhangi bir stil için mükemmeldir. Siyah, krem ve nötr tonları deneyin. Gece
içinse mutlaka parlak, payet işlemeli tasarımları seçin.
3) Baştan
aşağı vintage giyinmek yerine modern parçalarla kombin yapmak isterseniz
vintage detaylardan yardım alın. Aşınmış deri çantalar, diz üstü çoraplar, örgü
kemerler, uzun deri eldivenler, Panama stili şapkalar ve ipek eşarplar vintage
stilinin en iyi tamamlayıcılarındandır. Bunu not edin: İpek eşarpları, bandana
ya da V formlu baş örtüsü olarak kullanın ya da kravat formunda boynunuzdan hafif
gevşek olarak bırakın.
5) Vintage
tarzını tamamlamak için saç ve makyaj rötuşlarını iyi yapın. Saçlarını açık kullanmak
isteyenler, mutlaka yandan ayırın ve ayrığın düştüğü ön kısma geniş dalgalarla
hareket kazandırın. Toplu kullanmak isteyenlerse, arkaya doğru taranmış hacimli
saçlar vintage tarzı saç modellerinin başında geliyor. Makyajda ise beyaz pudra
tonlarından şaşmayın. Allık ve pudrada yüzünüzü makyajsız gibi gösteren tonları
tercih ederken, abartıyı göz ve dudaklarınız için saklayın. Siyah belirgin eyelinerınız
ve koyu kırmızı rujunuzla görüntünüze nostaljik bir hava katın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder