Bu anlattıklarımın üzerinden uzun bir süre geçti ve sonunda daveti üzerine Corto Moltedo markasının yaratıcısı Gabrielecorto Moltedo’yla İstanbul’da yüz yüze tanışma fırsatı buldum. Ailesi Bottega Veneta markasının kurucularından olan Gabrielecorto Moltedo'yla The House Hotel Bosphorus’da gerçekleştirdiğimiz röportajımda, 2004 yılından beri başında olduğu çanta ve aksesuar markası Corto Moltedo ve yeni projeleri hakkında konuştuk.
New York’da İtalyan bir ailenin çocuğu olarak doğdun,
sana bir nevi “New York’lu İtalyan“ da denebilir. Yeteneğini İtalyan
genlerinden aldığını söyleyebilir miyiz?
Öncelikle İtalya denince binlerce yıllık bir tarihi mirastan söz
ediyoruz. Etrafı sanatla, kültürle, güzelliklerle çevrili bir ülkeden...
Floransa’da kaldığım zamanları düşündüğümde görsel anlamdaki birikimlerimin
büyük bölümünü bu şehirde kazandığımı görüyorum. Örneğin Floransa’nın ihtişamlı
bahçelerini hayal edin, bu güzellikten etkilenmemek mümkün değil. Kısacası,
dünyada İtalya demek moda demek, modaysa tüm bu detayları içinde barındıran o
bahçe benim için. Bu yüzden hem genlerimin hem de İtalya’da geçirdiğim
dönemlerin tasarımlarımdaki etkileri oldukça derin ve büyük diyebilirim.
Aslında benim
açımdan çok uzun süreli bir dönemden bahsetmiyoruz. Ailem markayı devretmeden
önce ben de her meraklı çocuğun yaptığı gibi yazlarımı, birşeyler öğrenmek için
iş yerimizde geçirirdim. Okuldan mezun olduğumdaysa marka bizden ayrılıp Gucci
grubunun bünyesi altına girdi. Ben de zaten bu dönem boyunca kendi markamı
yaratmak için çalıştım ve şimdi karşınızdayım. Bu süreci şöyle özetleyebilirim,
deneyimden çok şahit olduğum bir geleneğin peşinden gittim. Bottega Veneta
geleneklerinden ödün vermeyen, belli çizgileri olan bir markaydı. Tasarımda
detayların önemini, kaliteli bir ürün sunmak için en iyi materyali kullanmak
gerektiğini gördüm. Şimdi ben de aynı felsefeyi uyguluyorum. Çünkü sunduğum
sadece bir ürün değil, dokunduğunuz anda karşı tarafa aktardığınız bir hikaye
benim için.
Öyleyse Corto Moltedo markasıyla devam edelim. İtalya, Fransa ve sonunda 2004 yılında, herşeyin başlangıç noktası olan New York’dasın...
Başta senin de söylediğin
gibi New York’da doğdum ama hayatım ailemin işleri dolayısıyla İtalya ve New
York arasında geçti. Sonrasındaysa okumaya Fransa’ya gittim. 2004 yılında New
York’a geldiğimde iş kurma sürecine girmiştim. Bu dönem yoğunluğu, AR-GE
çalışmalarına verdim. Her sezon yeni renkler, yeni materyaller bulmak için
çalıştım. Çünkü dünya ve moda paralel yönde hızla değişiyor, özel ve farklı
olmak gerekirken aynı zamanda kullanılabilir ürün yaratmak da çok önemli. Tüm
bu çalışmaları yapıp kendimi hazır hissettiğimdeyse önce Paris, hemen
sonrasında Milano’da olmak üzere 2 mağaza açarak Corto Moltedo markasını moda
severlerle buluşturdum. Son olarak sanal mağazam
olan Corto.com online alışveriş sitesini kurdum. Böylece Corto Moltedo’nun
dünyanın her yerine dağıtımını sağlamış oluyorum.
Dijital ortamda
satış sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde oldukça gelişti. Ben de bu
nedenle Corto.com’u kurdum. Birçok marka kendi satış sitesi dışında çok markalı
alışveriş siteleriyle çalışmaya sıcak bakıyor. Bense tesadüfen farkedilmek
yerine, Corto Moltedo’yu bilinçli olarak araştıran müşteri kitlesine ulaşmak
istiyorum. Bu nedenle bu tip sitelerde yer almayı tercih etmiyorum. Hatta
tercih etmemenin ötesinde soruna - Corto.com dışında asla - diyecek kadar da
iddialı bir cevap verebilirim.
Burda araya girmek istiyorum, bana göre Avrupa ve Amerika arasındaki moda algısı her zaman farklı olmuştur. Örneğin elegan çizgilere hakim Fransız modası Giorgio Armani’nin minimalist dokunuşları karşısında bayrağı İtalyan modasına kaptırırken, Calvin Klein’in sade ve mütevazi yorumu Amerikan modasına ivme kazandırmıştır. Kısacası biri rahatlığa, diğeri ise terziliğe yoğunlaşan 2 farklı moda görüşünden söz ediyorum. Sence Corto Moltedo hangisine daha yakın, Avrupa mı Amerika mı?
Tabii ki her
şehrin her ülkenin, hatta her ırkın kendine göre farklılıkları var. Ben Corto Moltedo’yu
belli bir kalıba sokmaktansa aynı tasarımın farklı stiller içinde yeniden
doğuşuna şahit olmak isterim. Benim için Corto Moltedo taşıyan New York’lu
kadın da, Paris’li ya da Milano’lu kadın da dünyanın en şık kadını. Onları
farklı kılansa tasarımlarıma kattıkları özgün stilleri.
Corto Moltedo markasının Türkiye’deki
konumlandırmasının arkasında nasıl
bir vizyon yatıyor?
Bununla birlikte
geçen kasım ayından beri Türkiye’ye ikinci gelişim. Bir senede bile Türkiye’de
modanın ne derece hızlı değiştiğine tanık oldum. Türk kadınlarının Corto
Moltedo tasarımlarına ilgisi büyük, hepsinden çantalarımı çok beğendiklerine
dair geri dönüşler aldıkça mutlu oluyorum. Gerçeği söylemek gerekirse ben de
onları çok beğeniyorum. Çünkü bu ülkede tanıştığım çoğu kadın stil sahibi.
Modayı takip etmelerinin yanı sıra çok da bilgililer. Deriden, üretim
kalitesinden ve tasarımdan şaşırtıcı derecede anlıyorlar. Bir de lüks ve
kaliteli ürünlere para harcamaktan çekinmiyorlar. İlerki yıllarda İstanbul’da Corto Moltedo mağazası açılır mı diye sorarsanız, kim bilir? (Gülüyor ve Türkçe yanıtlıyor) İnşallah!
Koleksiyonlarındaki parçalara ünlü kişilerin isimlerini
koyman sadece ilham kaynağın olmalarından mı geliyor yoksa daha çok ticari bir
adım mı?
Bir işin
profesyoneli olmak için her noktasını iyi analiz etmek gerektiğine inanıyorum.
Çantalarıma koyduğum isimlerin arkasında hepsinin ayrı bir hikayesi var.
Örneğin Priscilla’dan etkilenmemek elde değil, süper güzel bir kadın. Ama diğer
bir taraftan senin de dediğin gibi Elvis Presley’in karısı olarak ticari bir
çekiciliği de beraberinde getiriyor. Bu yüzden doğru, Susan gibi bana ilham
veren birçok arkadaşım var ve isimlerini tasarımlarımda kullanmayı seviyorum
ama bir marka imajından söz ediyorsak elbette işin ticari boyutunu da düşünerek
hareket ediyorum.
Susan ve Priscilla son koleksiyonunda en çok satan modellerin başında geliyor. Milano’da nazar boncuklu Susan tasarımını görünce çok şaşırmıştım. Duyduğuma göre bu modelleri kişiselleştirme imkanı da sunuyorsun...
Güzel bir noktaya
değindin çünkü seçici davrandığım için henüz bu konudan çok az kişinin haberi
var. Kişiye özel tasarımlarımı şimdilik sadece VIP müşterilerim için
hazırlıyorum. Yani Corto Moltedo’yu ilk kez satın almaya gelen biri için kabul
etmem mümkün değil. Bu başka internet sitelerinde satmamak gibi markamın
vizyonu doğrultusunda aldığım bir karar. Ben Corto Moltedo markasını özel
kılmak için çalışıyorum, bu yüzden değerini parayla değil stille ölçüyorum.
Biliyorsun, bu tip özel tasarımların fiyatları koleksiyondaki parçalara göre
daha yüksek. Ama bu demek değil ki parası olan herkes Corto Moltedo mağazasına
gelip kişiye özel tasarım siparişi verebilir. Dediğim gibi benim çantamı
taşıyan kişi beni temsil ediyor demektir, bu yüzden öncelikle Corto Moltedo
ruhunu benimsemiş olmalı. Bazen kendim gittiğim yerlerden etkilenip özel
tasarımlar üzerine çalışabiliyorum, farklı parçaları sevenler bu tasarımlara
göz atabilirler.
İlkbahar – Yaz koleksiyonunda pop kültüründen
esinlendiğini görüyorum, 2012 – 2013 Sonbahar – Kış sezonu için bize biraz
ipucu verebilir misin?
Yaz için enerji
saçan pop kültüründen ilham almıştım, şimdiyse beni bol maceralı bir kış
bekliyor. Corto Moltedo 2012 – 2013 Sonbahar Kış koleksiyonunda vahşi batı ve
kovboy filmlerinden yansımalar hakim olacak.
Müşterilerin genelde kadınlar, ilerde özel bir erkek koleksiyonu yaratmayı düşünüyor musun?
İleriyi
bilemiyorum ama şu an için ayrı bir erkek koleksiyonu çıkarmayı düşünmüyorum. Koleksiyonlarımın
içinde unisex seyahat çantalarının yanı sıra; Casette , Zahm ve Vittorio gibi
modeller erkek müşterilerimin en çok ilgi gösterdiği modellerin başında geliyor.
Yine Shopper modelindeki tasarımlarım hem erkek hem de kadınlar tarafından çok
beğeniliyor. Şimdilik bu yönde devam etmeyi daha doğru buluyorum.
Corto Moltedo’yu diğer markalardan ayıran
özellikleri üç kelimeyle özetleseydin...
Okuyucularım bilirler her röportajımı bu soruyla bitiririm,
benim için Corto Moltedo 2012 İlkbahar – Yaz koleksiyonundan bir model seç desem, hangisi olurdu?
Priscilla’yı çok
beğendiğimi biliyorsun, çin mavisi Priscilla sana çok yakışırdı.
Not: Dünyaca ünlü bir tasarımcıyı İstanbul'a davet edip, böylesine zor bir organizasyonun altından başarıyla kalkan Sinem Akay'a dikkat! Türkiye'de eksikliğini çektiğimiz Fashion PR konusundaki çalışmalarıyla ileride başarılı organizasyonların altına imzasını atacağından şüphem yok.
Not: Dünyaca ünlü bir tasarımcıyı İstanbul'a davet edip, böylesine zor bir organizasyonun altından başarıyla kalkan Sinem Akay'a dikkat! Türkiye'de eksikliğini çektiğimiz Fashion PR konusundaki çalışmalarıyla ileride başarılı organizasyonların altına imzasını atacağından şüphem yok.
Sinem Akay & İpek Ersoy
Gabrielecorto Moltedo & İpek Ersoy
Gabrielecorto Moltedo & İpek Ersoy, @The House Hotel After Party
Çağla Gürsoy & İpek Ersoy, @The House Hotel After Party
Cok guzel bi post olmus, tebrikler:)
YanıtlaSilAnch'io vorrei una borsa di Corto Moltedoo!