Hürriyet Magazin

7 Ağustos 2012 Salı

2012 / 2013 Sonbahar Kış Couture Defileleri İlham Saçıyor


Bir yandan hızla değişen moda dünyasına ayak uydurmaya çalışırken, bir yandan da ticari kaygıdan payını alan tasarımcıların son zamanlarda benzer defilelerle karşımıza çıkmalarına alışmıştık. Paris’te gerçekleşen 2012/2013 Sonbahar Kış Couture defilelerindeyse farklı bir heyecan yaşadık. Defileleri izlerken, bu kez tasarımlardaki zamansız ve avangart tavırlar öne çıktı. Bunun sebebi belki de Couture defilelerinde tasarımcıların her zamankinden daha çok yaratıcılıklarını sergileme özgürlüğü bulmalarıydı. Krepler, şifonlar, danteller havada uçuşurken tasarımcılar adeta sözleşmişçesine tek bir dilden sesleniyorlardı: Mütevazi Lüks!   

Armani Privé

Giorgio Armani, fütüristik dokulara yer verdiği kumaşlarla oluşturduğu koleksiyonunda, klasik Armani tarzından ödün vermeyerek yine sadeliği ön plana çıkarttı. Dumanlı renklerin romantik havasına kapılan tozlu pembeler, maviler ve morlar adeta Monet’nin Vanilla Sky tablosundaki günbatımı temasına atıfta bulunuyordu. Koleksiyonun dikkat çekici detayları arasındaysa, defilenin atmosferine gizem katan boncuklu peçeler ve maskülen tarzı işaret eden pantolonlar yer aldı.


Chanel

Chanel defilesiyle birlikte, bir klasiğe dönüş hareketi de Karl Lagerfeld’den geldi. Fakat bu eskiye dönüş sanıldığı gibi alışılmış Vintage tarzının yansıması değildi. “New Vintage” temasıyla koleksiyonunu sunan Lagerfeld, Chanel’le özdeşleşmiş tüviti, tülle birlikte kullanarak Couture modasına yeni bir soluk getireceğinin işaretini verdi. Yine klasik tüvit takımın altına, fütüristik stili yansıtan parlak, gümüş renkli çoraplar kullanıldı. Armani’de olduğu gibi griler, pembeler, siyahlar ve gümüş tonlarıyla donatılmış bir renk paletiyle karşılaştık. Defilenin belki de en tatmin edici yanı, bir kadının yıllarca kullanabileceği zamansız parçaların yer alıyor olmasıydı.


Christian Dior

Özellikle Couture defilesi denince, hem yaptığı şovlar hem de ses getiren tasarımlarıyla John Galliano’nun yeri nasıl dolacak merak ediliyordu. Neyse ki Jil Sander’ın eski tasarımcısı Raf Simons sayesinde bu merak endişeye dönüşmeden güzel bir sunumla son buldu. Çiçeklerle kaplı defile atmosferini aratmayan çiçek işlemeli kıyafetler ve transparan kumaşlar, Dior’un klasik “lady-like” zarafetini vurguluyordu. Koleksiyon her ne kadar Simons’ın yeni çizgisini yansıtıyor olsa da, 2. Dünya Savaşı sırasında çığır açan ikonik “Dior New Look” stili de unutulmadı. Dior geçmişine bağlılığını sunan klasik Bar ceketi ilhamıyla tasarlanan kalıplar defileye nostaljik bir hava kattı.  


Elie Saab

Couture defilelerinin aranan ismi Elie Saab, Bizans İmparatorluğu’ndan esinlenerek tasarladığı “Constantinople’s Wake” adlı koleksiyonuyla deyim yerindeyse Paris’i salladı. Lübnan asıllı tasarımcı kendisine Ortadoğu’nun mirası olan ağır işlemelerden vazgeçmemişti yine. Kimi moda eleştirmenlerine göre abartılı bulunsa da, itinayla her modelin arkasına yerleştirdiği boncuklar, kristaller, kıymetli taş işlemeler ve pullarla zengin işçiliğinin hakkını vermiş oldu. Defile her zamanki gibi vazgeçilmez Elie Saab yakaları, sofistike sırt dekolteleri ve vücudu saran feminen silüetlerle son buldu.


Giambattista Valli

Kırmızı, yeşil ve siyah renklerin ağırlıklı olduğu Couture koleksiyonunu görücüye çıkartan Giambattista Valli’nin tasarımlarında ilk andan itibaren dramatik bir hava seziliyordu. Doğanın ilhamını yansıtan baskıların kullanıldığı elbiselerde ilk göze çarpan tüy kadar hafif kumaşlar ve yoğun fırfırlar oldu. Sarmaşık formundaki altın kayış ve boyun aksesuarlarından, transparan peçelerin ucuna kondurulan kelebeklere kadar koleksiyon adeta tasarımcının doğaya hürmetini sunuyordu. Şimdiden uyarıyorum; defileyi izledikçe kendinizi sihirli bir masal diyarının içinde sokup, siz de Valli perilerinden biri olmayı isteyeceksiniz.


Iris Van Herpen

Iris Van Herpen’ın koleksiyonu için söylenecek tek bir söz var: Olağan dışı. Couture haftasının sınırları en çok zorlayan modacısı ünvanını almaya aday desek yanılmış olmayız sanırım. Kullandığı 3D desenlerle, klasik Couture modasına avangart bir çizgiyle yaklaşan tasarımcı, asimetrik ve origamik formları yoğun olarak kullandığı elbiselerle dikkat çekiyor.


Valentino

Valentino Couture defilesini izlerken sanki kendinizi derin bir karanlığa teslim etmiş gibi hissedebilirsiniz. Koleksiyonun genel temasından yayılan karamsar ve hüzünlü hava, Valentino’nun ikonik kırmızısını bile ezip geçmiş. Maria Grazia Chiuri ve Pier Paolo Piccioli’nin mavi rengin en karanlık tonuna değinmeleri tesadüf değil; bir nevi Valentino’nun içe dönüş yolculuğunun göstergesi. Bolca kullanılan kaşmir aplikeler, krep ve şifon gibi kumaşlarsa bu yolculuğun romantik saflarını temsil ediyor. Transparan dokularla vurgulanan gizli tensel cazibe hat safada. Çiçeklerle süslenmiş kaftan formları ve elbiselerin birleşik parçası gibi uzayan gizli pelerinlerse, koleksiyonun dikkat çeken detayları arasında beğeni topluyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...