Hürriyet Magazin

13 Eylül 2012 Perşembe

Tod's Markasının CEO'su Diego Della Valle'yle Tod's Hakkında Konuştuk..


BEN BUNA
GÖSTERİŞSİZ ZARAFET DİYORUM
Tod's, köklerine olan bağlılığı, el yapımı becerisi ve kusursuz işçiliği ile dünyaya meydan okuyor. Diego Della Valle, "Bu bir seçim ve ben bunu Gösterişsiz Zarafet olarak tanımlıyorum," diyor. Röportaj. İpek ERSOY - L'Officiel Türkiye



“Made in Italy” özgüveni, müşteriyi alışveriş sırasında tam 12’den vurur. Siz de İtalyan kimliği taşıyan bir şirketin CEO’su olarak, bunun avantajlarını kullanıyor musunuz?

“Made in Italy” güveninin arkasında, meşakketli bir araştırma sonucu titizlikle seçilen malzeme ve İtalyan dokunuşlarıyla ortaya çıkan detaylar gizlidir. Tod’s markasının tüm ürünleri “Made in Italy” kimliği taşıyor. Bu stratejimiz, senelerdir şirketimizin en büyük güçlerinden biri olduğunu kanıtladı. “Made in Italy” kavramı, markayı müşterilerin gözünde ayıran ve İtalyan el işçiliğini takdir edenleri kendisine çeken önemli bir kavram.   

Milano’da yaşayan Türk bir moda yazarı olarak, 2009 yılında piyasaya sürdüğünüz “Italian Touch” adlı kitabınızı okurken İtalyan yaşam stilinin farklı bir yüzüyle tanışmıştım. İkinci kitabınız için bizleri daha fazla bekletmeyeceğinizi ümit ediyorum…

Yeni kitabım “Italian Portraits” dünyanın her yerinde, aynı anda eylül ayında satışa çıkıyor. Tanıtımını geçtiğimiz aylarda Brera’da bulunan Pinacoteca’da, Milano Moda Haftası’na özel verdiğimiz davetle kutladık. Kitabımı bu kez sadece İtalyan erkekleri ve onların yaşam tarzlarına ayırdım. Zevk ve etik, çağdaşlık yanında geleneğe olan bağlılık, güzellik ve yeterlilik… Tüm bunları tek bir bedende birleştirme yeteneğine sahip, kibar İtalyan erkekleriyle tanışacaksınız. “Made in Italy” köklerine saygıyla bağlı, el yapımı becerisi ve kusursuz işçilikle dünyaya meydan okuyan bir stilden söz ediyorum. Bu bir seçim ve ben buna “Gösterişsiz Zarafet” diyorum. Modernizm ve kozmopolit yaşamın kök saldığı ülkemizde, kültür ve yaşam tarzımızın bir parçası olan bu zamansız değerlerin önem ve çekiciliği, bugün her zamankinden daha çok ortaya çıkıyor.

Çanta ve ayakkabılarınızı ünlü kişilerin üzerinde görmek sizi oldukça mükafatlandırıyor olmalı. Bazı markalar lüks kavramının değerini korumak için sınırlı sayıda üretim yapıyorlar. Lüksün özünü dikkate aldığınızda, Tod’s markasına sahip olmasını istediğiniz müşteri kitlesini tarif edebilir misiniz?

Uzun yıllardır markamıza sadık kalan birçok ünlü var. Ama görüyorum ki, sadık olan sadece ünlü müşterilerimiz değil; halktan, 20 yıldır Tod’s markasına sıkı sıkıya bağlı olan bir müşteri kitlesine sahibiz. Onlar da sadece tasarımı değil, Tod’s markasıyla özdeşleşmiş olağanüstü kaliteyi ve günümüzün dokunuşlarıyla zamansız tasarımların birleşimini istiyorlar. Kadın ve erkek, onlar satın aldıkları üründe kalite ve güvenilirliği arayan uluslararası müşteriler. Son derece zarif ve rafine bir zevkleri var, ama satın alma noktasında işlevselliğe de bir o kadar önem veriyorlar.

İkonik Gommino makosenlerinin tabanlarında kullanılan 133 kauçuk taşlarının arkasında yatan bir hikaye var mı? Neden 133 ve amacı nedir?

133 kauçuk taşlar esas olarak Tod’s Gommino’yla özdeşleştirildi. Ama genel olarak kauçuk taşlardan bahsedersek, onlar Tod’s markasının en belirgin özelliklerinden. Bu yüzden, birçok farklı tarzda örneğin yüksek topuklu bir ayakkabı ya da Tod’s bir deri ceketin üstünde bile görebilirsiniz.

Bu kadar ayakkabının içinde olan biri olarak, koleksiyon yapıyor musunuz?

Hayır; ama gardırobumda çok sayıda, aynı zamanda favorim de olan klasik bilekte biten, kahverengi süet, bağcıklı Tod’s modelinden var. 

Kullandığınız malzemelerde ne kadar hassas davrandığınızı biliyoruz. Özellikle çanta koleksiyonlarınızda, Almanya ve Fransa’dan ithal deriler getirtiyorsunuz. İtalya deri konusunda sizi tatmin etmiyor mu?

Doğrusu bunu söyleyemem. Tod’s şirketine ait fabrikalara, dünyanın en iyi tabakhanelerinden, en kaliteli derileri depoluyoruz. Sadece Almanya ve Fransa değil, tabii ki çoğunlukla İtalya olmak üzere, Afrika, Amerika ve Avustralya gibi diğer ülkelerden de ithal edebiliyoruz. Bu durum, ne tür bir deriye ihtiyacımız olduğu ve o cins deriyi hangi ülkeden temin edebildiğimizle ilgili.

Yıllar sonra D-bag nasıl bu kadar popüler oldu?

Her ikonik stilin “must-have” listelerine girmek için zamana ihtiyacı vardır. Bu kural D-bag için de geçerli. 1997 yılında gerçekleşen lansmanından sadece birkaç yıl sonra, fenomen haline geldi.

D-bag zamansız bir tasarımken, Roger Vivier imzalı Prismick çağın ruhunu yansıtıyor. Tod’s, Hogan, Fay ve Roger Vivier markalarının tümünü bünyesi altında bulunduran Tod’s Group lideri olarak, sizce birbirlerinden hangi noktalarda ayrışıyorlar?

Tod’s modern lüksü temsil ederken el yapımı geleneğini sürdürüyor. Hogan kentsel şıklığın peşinden gidiyor. Fay’in formalitesiz zarafeti karşısındaysa, Roger Vivier terziliğe olan hürmetiyle cevap veriyor.

Siz gittikten sonra Tod’s markasının geleceğini nasıl hayal ediyorsunuz?

Benim arzum ve umudum, Tod’s markasının her geçen gün büyümesi ve tam da bugün olduğu gibi aynı performansla devam etmesidir.

1 yorum:

  1. İpekcim yazını dergide de okudum ama yazdigim sey Twitter'dan gelmemiş heralde, Hogan'ın da Tod's grubunda oldugunu bilmiyordum. Tarz olarak nedense bana Tod's daha buyuklere hitap ediyormus gibi geliyor ama yine de cok olumsuz modelleri var tabii ki.
    Cok guzel sorular sormussun sekercim! :)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...